İZMİR – İzmir’in Karabağlar ilçesi, 2 Şubat 2018 günü dakikalarca süren bir kovalamacaya sahne oldu. Bozyaka Kapalı Pazaryeri önünde bir araç, devriye polis grubunu görünce kaçmaya başladı. Kovalamaca esnasında Eski İzmir Caddesi’ne çıkan araç, burada polis takımı tarafından önü kesilerek durduruldu.
Araçtaki iki bireyden birinin katılaşmış mahpus cezası bulunduğu anlaşıldı. Şahsın GBT sorgusu yapıldığı sırada tekrar araçla kaçmaya başlaması üzerine bir kovalamaca daha yaşandı. Bir müddet sonra Hasan Hüseyin Üstgeçidi mevkiinde duran araçta bulunan şahıs yaya olarak kaçmaya devam etti. Peşindeki iki polis ise ateş açtı.
YOLDAN GEÇEN MOTORCU VURULDU: SOL KOLUMDA BİR UYUŞMA HİSSETTİM
Gece 03.00 sularında yaşanan bu olay esnasında cadde üzerinde motoruyla seyir halinde olan L.S., bir müddet sonra kolunda bir uyuşma hissetti. Gövdesinden kanlar aktığını gören L.S., sol göğsünden vurulduğunu anladı. Yakında bulunan bir taksi durağı önünde duran ve taksicilerden yardım isteyen L.S., ambulansla Yeşilyurt Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. L.S.’nin durumu ile ilgili Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda, “Şahısta akciğer kontüzyonuna neden olan ateşli silah yaralanmasının; şahsın ömrünü tehlikeye sokan bir durum olduğu, kolay bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı” sözleri yer aldı. Tedavisinin akabinde hastanede tabiri alınan L.S., polis memurlarının kendisine “Şikayetçi değilsin değil mi?” halinde kelamlar söylediğini tez etti. L.S., vurulmasıyla ilgili şikayetçi oldu.
7 YIL SONRA SORUŞTURMA AÇILDI
L.S.’nin avukatı Yasin Korkmaz’dan alınan bilgiye nazaran, ortada bir şikayet olmasına karşın kuşkulu polislere barut testi yapılmadı ve sözleri alınmadı. Birinci etapta polisler hakkında soruşturma müsaadesi de verilmezken, bu karara itiraz sonucu açılan soruşturmada ise savcılık takipsizlik kararı verdi. Savcılığın takipsizlik kararının Yargıtay’a taşınması sonrası ise Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi, olayın yine soruşturulması için belgeyi İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.
Korkmaz, türel süreci şu sözlerle anlattı: “Olay günü o mahallede öteki bir silahlı yaralamaya yahut silahlı atış olayına ait ihbar yapılmadığı sabit. Kamera kayıtlarında kaçan şahsın gözüktüğü, 10 saniye sonra müvekkilin iki gayenin ortasında yoldan geçmekte olduğu izleniyor. Polislerin kuşkulu sıfatıyla tabiri alınarak kolay bir barut testiyle dahi olaya ait net kanıtlar elde edilebilecekken, bu testler de yapılmıyor. Polislerin kuşkulu sıfatıyla sözü dahi alınmıyor. Sonrasında yapılan çalışmalarda da iki polis hakkında soruşturma müsaadesi verilmiyor. O karara itiraz edilip soruşturma müsaadesi alınıyor. Fakat savcılık takipsizlik kararı veriyor. Yaklaşık iki sene sonra Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi’ne tarafımızca belge gönderildi. Yargıtay 12. Ceza Dairesi hukuka olan inancımızı tazeleyerek, olayın soruşturulması için belgeyi İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderiyor ve dava açılıyor.”
TELSİZ KONUŞMALARI: ‘ABİ BİZİMKİLER SIKMIŞ GALİBA’
Dosyada olayın yaşandığı günkü telsiz konuşmaları da yer aldı. Telsizden bir kişinin yaralandığı ve ambulans sevk edildiği belirtildi. Bölgede bulunan öteki bir polis memurunun 155 ihbar sınırını arayarak yaptığı görüşmede ise “Araç kovalarken silah sıkılmış galiba, yolda giden vatandaşın göğüs altından girmiş koltuk altından çıkmış” sözlerini kullandığı görüldü. Polisin daha sonra küme amiri ile yaptığı görüşmede de “Abi, ben Yeşillik Caddesi Nayt Klübün yanındayım. Bizim araçta, araç kovalıyordu, oradan geçerken bir tane şahıs eeeee araç kovalarken bizimkiler sıkmış galiba büyük ihtimalle” tabirleri yer aldı.
‘KURALLARA UYGUN OLARAK HAVAYA ATEŞ ETTİM’
Şüpheli polisler hakkında 7 yıl sonra açılan soruşturma davaya dönüştü. İzmir 61’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın birinci duruşmasında kuşkulu polislerden biri tabir verdi. Kovalamaca olayını ayrıntıları ile anlatan polis memuru, havaya yanlışsız kurallara uygun olarak ateş ettiğini söyledi.
Polis memuru, “Hasan Hüseyin üst geçidi altında kelam konusu araç zaten durdu, ben aracın 30-40 metre kadar gerisindeydim, araç durunca ben de aracı durdurdum, polis arkadaşım aracın ön kısmından indi, ben bu esnada hareket ederek aracın önünü kesmeye çalıştım, bu esnada araçta inmiş olan polis arkadaşımın misyon silahı ile havaya hakikat 2- 3 el kadar ateş ettiğini gördüm. Ben aracın önünü tekrar kestim, araçtan indim bu esnada ben de vazife silahım ile havaya gerçek 2 el ateş ettim, arkadaşım bu esnada refüjün üzerindeydi ben biraz gerisindeydim, ben öbür silahla ateş eden olduğunu görmedim… Destek için gelen vazifeli polis memurları bize bir şahısın yaralandığını bu bahiste bir ihbar düştüğünü söylediler, olay sırasında saat yaklaşık gece 03:00 civarı idi, olay yerinde fazla trafik yoktu aracı takip ettiğimiz ve kelam konusu yerde ateş ettiğimiz sırada, kelam konusu cadde üzerinden araçla geçen şahıslar olduğunu ben görmedim, müştekiyi ve kullandığı motosikleti de görmedim, esasen ben ateş ettiğim esnada yolun biraz geri kısmındaydım bulunduğum yerden yolun iç kısmı tam olarak görünmüyordu, suçlamayı kabul etmiyorum. Ben kelam konusu olayda silahımı denetim ederek havaya yanlışsız kurallara uygun olarak ateş ettim” tabirlerini kullandı.
Davaya yordamına uygun davetiyeye karşın gelmeyen başka polis hakkında zorla getirme kararı veren mahkeme, olay gününe dair söz veren şahitlerin bir sonraki duruşmada dinlenmesini istedi. Olay yerinden elde edilen ve polis kriminal laboratuvarı 02.02.2018 tarihli raporunda incelenen 2 adet kovanın, sanıklar tarafından hata tarihinde kullanılan silahlardan atılıp atılmadığı konusunda jandarma kriminalden rapor aldırılmasına karar veren mahkeme, davayı erteledi.
