Değerli GazeteDuvar okurları merhaba, birçoğunuzun bildiği üzere 6 Mart’ta birtakım arkadaşlarımla birlikte gözaltına alındık. Nedeni de çok değişikti; benim de muharrirler ortasında yer aldığım “Hinker” isimli Kürtçe Öğretim Seti dijital olarak yakalanan kimi şahısların üzerinde bulunduğu için başka müellif arkadaşlarla birlikte her birimiz bir kentte gözaltına alındık.
Kitabın nasıl ve hangi kaynak bu şahıslara ulaştığını araştıran güvenlik güçleri, kitabın nasıl yayıldığını ve sonunda saklı bir örgütün üyelerine nasıl ulaştığını sormak için kitabın müelliflerini gözaltına almaya karar verdiler.
Yayıncılık işine girenler çok güzel bilirler ki müellif yapıtını müellif ve yayınevine teslim eder. Kitap yayınevine teslim edildikten sonra baskı için hazırlanır. Kitabın baskıya giden son hali birden fazla vakit yazarlarda da mevcut değildir. Kitabın pdf formu ise çağımızda birçok bireyde bulunabilir. Çünkü bir kitabı müsaadesiz olarak tarayıcıda taratıp bilgisayar ortamına aktarmak artık çok yaygın bir iş haline gelmiş durumda. Soruşturmaya mevzu olan kitap çok eski bir baskıdır, artık yayınlanmamaktadır.
Meselenin diğer bir tarafı daha var; bu kitap İstanbul Kürt Enstitüsü Yayınları tarafından Zend Bilim Kültür Şirketi tarafından yayınlanmıştır. 2016 yılında İstanbul Kürt Enstitüsü Derneği KHK tarafından kapatılmış, güvenlik güçleri dernek merkezine baskın düzenlemiş ve binadaki tüm eşyalara el konulmuştur. Derneğin ve şirketin tüm bilgisayarlarına el konulduğunda Kürt Enstitüsü Yayınları’nın kitapları da o bilgisayarların içindeydi. Böylelikle İstanbul Kürt Enstitüsü’nün tüm dijital arşivine el konuldu.
Böyle bir soruşturmada muharrirlerin suçlanabilmesi için kitabın alındığı şahıslar ile kitabın müellifleri ortasında direkt bir ilgi olması gerekir. Lakin o denli bir şey yok. Gerçekten demokratik olma savındaki hiçbir devletin idaresinin bu türlü şeyler yapmaması gerekir. Hakikaten kimi güçlü kuşkular olsa dahi bu beşerler savcılığa çağrılıp tabirlerine başvurulabilir.
Kitabın yayınlanmasının üzerinden uzun yıllar geçmiş ve müelliflerinin her biri bir kentte, adresleri muhakkak beşerler. Gece yarısı konutlarının basılması ve günlerce hücrede tutulmaları gerekmiyor. Demokratik bir ülkede bunlar cürümdür, beşerler sebepsiz yere mağdur edilemez.
Bu yazının emeli mevzuyu açıklamak değildir. Dava açılırsa mahkemede bunları söyleyeceğiz. Fakat şunu belirtmeliyim ki, bu cins hareketlerle Kürt lisanının korunması ve geliştirilmesi uğraşı kriminalize edilmek isteniyor. Biz bunu kabul etmiyoruz, lisan ve kültürel kimlik çabası en demokratik ve yasal çabadır.
Sonuç olarak, gözaltı sürecinde başta avukat arkadaşlar olmak üzere dayanaklarını çeşitli formlarda gösteren tüm arkadaşlara ve destekçilere teşekkür etmek istiyorum. Lisanımız ülkemizin gökyüzündeki parlak yıldızdır ve daima parlamaya devam edecektir.
