Scholz’dan ‘Eurofighter’ açıklaması: Bu konu, şu anda Türkiye’de inceleniyor
Almanya Federal Başbakanı ve Toplumsal Demokrat Parti’nin (SPD) 23 Şubat’ta yapılacak erken seçimdeki başbakan adayı Olaf Scholz, Türkiye-Almanya alakalarını, milyarder iş insanı Elın Musk’ın siyasi açıklamalarını, ABD Başkanı Donald Trump’la başlayan yeni periyodu, Rusya-Ukrayna savaşı üzere şimdiki hususları kıymetlendirdi.
Gündeme ait olarak AA’nın sorularını yanıtlayan Başbakan Scholz, Musk ile 2022’de Brandenburg’daki Tesla fabrikasının açılışında görüştüklerini belirterek, “Daha sonra bir telefon görüşmemiz daha oldu. O da ticari çıkarları hakkındaydı. Lakin artık yeni edindiği medya gücünü tüm dünyaya müdahale etmek için kullanıyor” tabirlerini kullandı.
‘GÜÇLÜ MEDYA GİRİŞİMCİLERİNİN MÜDAHALELERİNE ALIŞKINIM’
Olaf Scholz, Elon Musk’ın açıklamalarının bir dış müdahale olup olmadığına ait ise güçlü medya girişimcilerinin müdahalelerine alışkın olduğunu söyleyerek, “Bunu, örneğin birçok vakit benim partim Toplumsal Demokratların tarafında olmadıklarını, 19’uncu yüzyıldan beri biliyorum. Almanya’dan olmaması ve dünya çapında milyarder olmasından etkilenmiyorum” diye konuştu. Scholz, kendisini üzen şeyin Musk’ın ‘aşırı sağcı partiler lehine olan partizanlığı’ olduğunu tabir ederek, “Bu, Avrupa’da demokrasiyi ve bir ortada yaşamayı tehlikeye atıyor. Ben bunu eleştiriyorum. Eleştirmeye de devam edeceğim” dedi.
‘KİMSE BENİM BAŞBAKAN OLACAĞIMA İNANMIYORDU’
Başbakan Scholz, gelecek ayki genel seçimle ilgili anketlerde partisinin, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin gerisinde bulunmasıyla ilgili, “Geçen sefer (seçimde) de SPD çok çok uzun bir müddet gerideydi ve sonra öne geçti. Ve kimse benim Federal Şansölye olacağıma inanmıyordu, lakin ben oldum. Bu sefer de birebir şeyin olacağından eminim” dedi.
Şimdi vatandaşların ülkeyi kimin yöneteceği, işlerin nasıl devam edeceği ve kararlarını nasıl vermeleri gerektiğini düşünmeye başladıkları bir periyot olduğunu kaydeden Almanya Başbaaknı Scholz, “Çok sayıda kişinin SPD’ye oy vereceğinden eminim. Zira böylelikle memleketler arası siyaset hususlarında gerekli adımların atılacağına, birebir vakitte ülkemizin güvenliği için sağduyunun hakim olacağına ve barışçıl kalkınma imkanının olabileceğine güvenebilirler” değerlendirmesinde bulundu.
‘EN KIYMETLİ REFORMLARDAN BİRİ VATANDAŞLIK YASASI OLDU’
Almanya’daki Türkiyeli seçmenlere ait ise Scholz, “Öncelikle, Türkiye ile bir biçimde teması olan, ya kendileri ya da ebeveynleri yahut büyükanne büyükbabaları Türkiye’den gelen bu kadar çok vatandaşın Almanya’da demokratik sürece katılmasından ötürü çok memnunum. Bu, demokrasimiz için âlâ bir gelişme” diye konuştu.
Bu nedenle, uzun yıllar gayret sarf ettiği en değerli reformlardan birinin vatandaşlık yasasının modernize edilmesi olduğunu lisana getiren Scholz, “Çifte vatandaşlık hakkının tanınması büyük bir adımdır ve bu sayede birçok kişi hem eski vatanını hem de yeni vatanını sahiplenerek karar süreçlerine katılma fırsatını elde etti” sözlerini kullandı. Başbakan Scholz bu ıslahatın şu anda tehdit altında olduğu ihtarında bulunarak, “CDU/CSU’nun her şeyi geri almak istemesi beni çok üzüyor” dedi.
Scholz, Almanya’nın, öteki ülkelerden gelen insanların emeğine, özverisine ve yeterli niyetine olan gereksinimine dikkat çekerek, “Onlara, bu ülkeye yerleştiklerinde, Alman lisanını konuştuklarında, çalıştıklarında ve gelir elde ettiklerinde vatandaş olma imkanı vererek ülkede karar verme fırsatı da verilmelidir” diye konuştu. Scholz seçime yüksek iştirak davetinde bulunarak “Demokrasilerde en kıymetli şey sandığa gitmektir. Mümkün olduğunca çok sayıda insanın bunu yapacağını umuyorum” sözlerini kullandı.
‘TÜRKİYE-AB DİYALOĞU İÇİN AĞIR UĞRAŞ SARF ETTİM’
Scholz, Türk-Alman ve AB-Türkiye bağlantılarını de kıymetlendirerek, “Almanya ve Türkiye ortasındaki ekonomik bağlantılar çok âlâ. Ticaret, mal ve hizmet alışverişi artmaya devam ediyor ve rekor düzeylere ulaştı ve bunun devam edeceğini varsayabiliriz” dedi.
Scholz, Türkiye ile ilgileri özverili bir biçimde sürdürmenin Almanya için son derece kıymetli olduğunu, Almanya’nın katkılarından birinin Türkiye ile AB alakaların gelişmesini sağlamak olduğunu belirterek, “Bu yüzden AB’nin, AB ile Türkiye ortasındaki hususlarda görüşmelere, diyaloğa ve tartışmaya yine başlaması için ağır efor sarf ettim. Bu artık gerçekleşti ve devam edecek. Ben bunun arkasındayım” dedi.
Türkiye’nin Eurofighter savaş uçağı tedarik planına da değinen Başbakan Scholz, “Türkiye, Alman savunma sistemlerini, örneğin savaş uçaklarımızı satın alarak kendisini güçlendirmeye ilgi duyuyor. Bu bahis şu anda Türkiye’de inceleniyor ve biz de bunu mümkün kıldık. Bakalım Türkiye’deki inceleme nasıl sonuçlanacak” diye konuştu.
‘RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI, RUSYA-NATO SAVAŞINA DÖNÜŞMEMELİ
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiğini ve kendisinin bunu bir dönüm noktası olarak nitelediğini aktaran Almanya Başbakanı Olaf, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bir dönüm noktası zira on yıllardır sahip olduğumuz ve bize Avrupa’da barış ve güvenliği garanti eden bir mutabakat iptal edildi. Yani sonların güç kullanılarak değiştirilmeyeceği. Artık Rusya, Ukrayna’nın bir kısmını ya da tamamını zorla ve büyük bir yıkımla kendi topraklarına katmak istiyor. Bu mümkün değil ve işte bu yüzden Ukrayna’yı desteklemeliyiz ve destekliyoruz. Tıpkı vakitte, bu savaşın Rusya ile NATO ortasında, varsayım edilebileceği üzere, en dehşetli sonuçları doğuracak bir savaşa dönüşmemesine de her vakit dikkat ediyoruz. Ve tüm diplomatik imkanların kullanılması konusunda ağır gayret sarf ediyorum. Son olarak Rusya Devlet Başkanı (Vladimir Putin) ile de görüştüm.”
Başbakan Scholz, ölümlere son vermek ve Ukrayna’nın kendi güçlü ordusuyla AB yolunda bağımsız, hükümran bir devlet olarak nasıl bir perspektife sahip olabileceğini görmek için bunu yapmaya devam edeceklerini kaydetti.
‘İSRAİL VE FİLİSTİN İÇİN BARIŞÇIL BİR PERSPEKTİF OLMALI’
Olaf Scholz, “Gazze’deki insani kriz konusunda geriye dönüp bakıldığında farklı ne yapılabilirdi?” sorusu karşısında, ‘İsrail’in Hamas’a karşı kendini savunma hakkına sahip olduğu’ telaffuzunu yineledi. Gazze’ye kâfi insani yardımın ulaşması gerektiği konusunda her vakit çok net olduklarını savunan Scholz, Gazze’de Hamas’ın hücumuyla ilgisi olmayan çok sayıda insanın hayatını kaybettiğine işaret ederek, “Bu kadar çok sivil kurban olmamalı” dedi. Scholz, “İsrail ve Filistin devletinin bir ortada yaşaması için bir perspektif, barışçıl bir perspektif olmalı. Bu iki devletli tahlil her vakit Almanya’nın takip ettiği bir perspektif olmuştur ve bu nedenle artık bunun gerçekleşmesi için uğraş sarf ediyoruz” dedi.
Barış içinde yan yana yaşayabilmenin İsraillilerin ve Filistinlilerin çıkarına olduğunu vurgulayan Başbakan Scholz, “Bu tıpkı vakitte Filistin idaresinin Batı Şeria ve Gazze’nin sorumluluğunu üstlenebileceği manasına da geliyor” diye konuştu.
Şansölye Scholz, “Almanya’nın ikili standart uyguladığı tenkitleri var. (Almanya) Bir yandan her platformda milletlerarası kurallara uyulması davetinde bulunurken, öbür yandan BM kararlarını ve milletlerarası kurumları hiçe saymasına karşın İsrail’i siyasi ve askeri olarak desteklemeye devam etmesi, burada belli ikili standartların uygulandığı izlenimini vermiyor mu? biçimindeki soruya da, “Hayır. Siyasetimiz her vakit çok nettir ve her vakit tıpkı prensipleri takip ediyor. Bu nedenle örneğin Lübnan’da barışçıl bir perspektif görebildiğimiz için de çok memnunum. Bunun için çok uğraş sarf ettik ve artık tüm mutabakatların uygulanacağını ve Lübnan’ın kendi geleceğini belirleyebileceğini ümit ediyoruz” dedi.
SCHOLZ’DAN İKİ DEVLETLİ TAHLİL VURGUSU
Almanya için Filistinlilerin geleceğine ait perspektifin de iki devletli bir tahlil olduğunu yineleyen Olaf Scholz, “Batı Şeria ve Gazze’yle Filistinlilerin kendi kendilerini yönettikleri bir yer olacak. Gelecekte de bunu savunmaya devam edeceğiz. Filistinliler de dahil olmak üzere tüm Arap komşuları ile İsrail ortasında yeterli bir halde bir ortada yaşama fırsatı olduğuna inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Scholz, “Ancak İsrail hükümetinde Gazze’yi ilhak etmeye devam edeceklerine dair sesler de var. Buna ne diyorsunuz?” halindeki soruya, “Biz netiz. İki devletli tahlilin bir perspektif olduğunu daha evvel söyledim. Bunu yalnızca Birleşmiş Milletler’de savunmuyoruz, her yerde söylüyoruz. Ben bunu İsrail’de de söyledim” yanıtını verdi.
Suriye’deki gelişmelere de değinen Scholz, “Kendi halkına baskı uyguladığı, öldürdüğü ve azap ettiği için çok gecikmiş formda devrilen (Beşar) Esad’dan sonra Suriye’de barışçıl bir gelişmenin mümkün olması için efor harcıyoruz. Böylelikle bu ülke, farklı dini toplulukları ve etnik kümeleriyle birlikte geleceğini kazanabilir” diye konuştu.
‘AfD ÜLKEYİ BÖLMEK İSTİYOR’
“Avrupa Birliği ile yeni ABD idaresi ortasındaki politikayı nasıl yürütmek istiyorsunuz? AB’nin daha istikrarsız hale geleceğinden tasa ediyor musunuz?” halindeki soruya da Scholz, Avrupa’nın güçlü olduğu cevabını verdi. 450 milyonluk nüfusuyla Avrupa’nın dünyanın en büyük ekonomik bölgesi olduğunu kaydeden Scholz, “Buna dayanarak bağımsız ve inançla hareket edebiliriz. ABD ve Avrupa ortasında uygun bir işbirliği maksadı gözeterek. Transatlantik ittifakı, transatlantik işbirliği bizim için en büyük çıkarımızdır. Bu nedenle her vakit işbirliği ruhuyla hareket edeceğiz, fakat dik duruşla. Zira Avrupa güçlüdür” dedi.
Faşist Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD) göçmenleri hudut dışı etmek için seçim broşürleri dağıtmasına da değinen Başbakan Scholz, “AfD Almanya’yı bölmek istiyor” dedi.
Scholz, Almanya’nın refahını ve ekonomik gücünü 1960’larda gelen ‘misafir işçilerle’ başlayarak çok sayıda insanın yardımı ve katkısıyla kazanmış bir ülke olduğunu belirtti.
Magdeburg’daki Noel pazarına hücum sonrası kentteki hastanenin kamuoyuna yaptığı açıklamanın kendisini çok etkilediğini aktaran Scholz, “(Açıklamada) ‘Burada bize yardım eden başka ülkelerden çok sayıda doktor ve hemşire desteği olmasaydı hayatları kurtaramazdık’ dediler. Bu hizmet ve ülkemize duyulan bu hürmet, AfD üzere bölücü olunduğunda kayboluyor. Bunlar benim rakiplerim” şeklinde konuştu.
(ANADOLU AJANSI)
