Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği operasyon kapsamında gözaltına alınan gazeteci Yıldız Tar’a, 2012 yılında yapılan telefon dinlemeleri ve teknik takip sonucu kayda alınan bir toplantı suçlama olarak yöneltildi.
Operasyon kapsamında gazeteciler Elif Akgül, Yıldız Tar, Ercüment Akdeniz ve Seçkin İmrek de gözaltına alınarak, 18 Şubat’tan bu yana İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tutuluyor. Gözaltındaki bireylerin avukatlarıyla görüşme hakkı ise 24 saat boyunca kısıtlanmıştı.
HDK SORULARI
Artı Gerçek’ten Canan Coşkun’un haberine nazaran, Savcılık, 18 Şubat’ta yaptığı açıklamada, gözaltına alınan bireylerin “HDK yapılanması içinde İstanbul’da faaliyet gösterdiğini” sav etti. HDK’yi “legal görünümlü bir cephe yapılanması” olarak nitelendiren savcılık, örgütün TBMM’ye alternatif bir meclis olduğunu öne sürdü.
Gazeteci Tar’a, HDK’nin faaliyetleri, kendi pozisyonu, örgütün hareket ve aktifliklerine katılıp katılmadığı, eğitime tabi tutulup tutulmadığı ve rastgele bir talimat alıp almadığı soruldu. Tar ise HDK’yi demokrasi, insan hakları ve ekoloji üzere bahislerde çalışmalar yapan, çok bileşenli ve farklı görüşlerin tartışıldığı bir sivil toplum platformu olarak bildiğini söyledi.
13 YIL EVVELKİ TELEFON GÖRÜŞMELERİ SORULDU
Tar’a yöneltilen suçlamalar ortasında, 2012 yılına ilişkin 12 telefon görüşmesi de yer aldı. Bunlar ortasında, 8 Mart Dünya Bayanlar Günü aksiyonları ve 2013’te 1 Mayıs Emekçi Bayramı’nda polisin DİSK binasına müdahalesine ait görüşmeler bulundu. Ayrıyeten, Tar’ın gazetecilerle yaptığı konuşmalar ve barışçıl bir harekete iştirakine dair aktardıkları da hata ögesi olarak gösterildi.
TEKNİK TAKİP KARARI ADAPSIZ KARARLAR VEREN HÂKİMLİKTEN
Emniyet tabiri sırasında, İstanbul 2 Nolu Hakimliği’nin teknik araçlarla izleme kararıyla kayda aldığı Ankara’daki Eğitim-Sen Genel Merkezi’nde yapılan bir toplantıya ait de sorular yöneltildi.
Soruşturma belgesinde İstanbul 2 Nolu Hakimliği’nin verdiği teknik takip kararına ait ayrıntılar yer almıyor. Lakin bu mahkeme, özel yetkili mahkemeler devrinde “özgürlük hâkimliği” ismiyle kurulan ve yakalama, gözaltı, tutuklama, dinleme ile teknik takip kararlarını veren mahkemelerden biriydi.
Aynı hâkimliğin ismi, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını yürüten polisler hakkında hazırlanan iddianamede de geçiyor. Periyodun İstanbul Başsavcıvekili İsmail Uçar tarafından hazırlanan iddianamede, İstanbul 2 Nolu Hâkimliği’nde vazifeli Süleyman Karaçöl’ün yöntemsiz dinleme ve teknik izleme kararları verdiği belirtiliyor. Karaçöl, meslekten ihraç edildikten sonra “örgüt kurma” suçlamasıyla tutuklanmıştı.
OPERASYONUN DESTEĞİ YARGITAY KARARI
İstanbul Başsavcılığı, gözaltı operasyonuna yasal destek olarak, Terörle Çaba Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan raporları ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2 Aralık 2019 tarihli kararını gösterdi. Savcılık, HDK’nin, Yargıtay tarafından “terör örgütü olarak kabul edilen Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) devamı niteliğinde” olduğunu öne sürdü.
Ancak kelam konusu Yargıtay kararında sadece Demokratik Toplum Kongresi’ne dair değerlendirmeler yer alıyor ve HDK’den hiçbir halde bahsedilmiyor. Kararda ayrıyeten, 17 Eylül 2019 tarihli öbür bir Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararına atıf yapılıyor. Bu kararda da KCK bahis ediliyor, fakat yeniden HDK’ye yönelik rastgele bir söz yer almıyor.
(BÜLTEN)
