TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Yenidoğan çetesine ilişkin Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun yanıtlaması istemiyle 1 Kasım 2024’te kapsamlı bir soru önergesi verdi. 9 soru ve hususlarından oluşan soru önergesinde iddianameye yansıyan olayların aslında yalnızca tek bir çeteyle hudutlu olmadığı ve ismi geçen hastanelerden daha fazla sıhhat kurumunda emsal hadiselerin yaşandığına dair sözlere yer verildi.
Sağlık sisteminde yaşanan bu skandalın deşifresine yönelik cevaplar arayan önergeye Sıhhat Bakanlığı’ndan yalnızca üç cümlelik karşılık geldi. Çok sayıda bebeğin vefatına yol açan skandalla ilgili verilen karşılıkta “Vatandaşlarımızın daha da inançlı bir sıhhat hizmeti almasını sağlamak emeliyle çalışmalarımız yürütülmektedir” denildi.
Bakanlığın üç cümlelik karşılığı şöyle:
“Adli taraftan, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığında başlatılan soruşturmanın, Bakanlığımız ilgili üniteleri ile koordineli olarak, zımnilik kararı doğrultusunda yürütülmesi sonucunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamenin, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesiyle yargılama süreci başlatılmıştır.
İdari yönden, Bakanlığımız Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından görevlendirilen müfettiş marifetiyle de inceleme/soruşturma gerçekleştirilmiş olup sonucunda; Tekirdağ Özel Çorlu Reyap Hastanesi ile İstanbul Özel Reyap Hastanesi, İstanbul vilayetinde bulunan Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospital Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Esenler Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Bağcılar Şafak Hastanesi ile Özel Silivri Kolan Hastanesinin ruhsatları iptal edilmiş olup, teklif edilen öbür idari süreçler uygulanmıştır.
Mevzuat uyarınca özel hastaneler, Vilayet Müdürlüklerince oluşturulan kontrol grupları tarafından tertipli olarak olağan kontrollere tabi tutulmakla birlikte şikayet, soruşturma sonucu yahut resen yapılan inanılmaz kontroller ile denetlenmektedir. Sıhhat sistemimizin kalitesini artırmak ve vatandaşlarımızın daha da inançlı bir sıhhat hizmeti almasını sağlamak gayesiyle çalışmalarımız yürütülmektedir.”
AHMET ŞIK’IN SORDUĞU SORULAR
Ahmet Şık’ın soru önergesinin tam metni ise şöyleydi:
“Yenidoğan çetesi” ismiyle ortaya çıkan ve kamuoyunda haklı olarak infial uyandıran skandalın yankıları sürmektedir. Olayla ilgili ayrıntılar ve şahit tabirleri paylaşıldıkça skandalın yalnızca tek bir çete yahut birkaç hastane ile sonlu olmadığı, ülkemizdeki sıhhat sisteminin neredeyse her kademesinde emsal usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların izi olduğu anlaşılmaktadır. Başta periyodun Sıhhat Bakanları olmak üzere Bakanlığın merkezi ve taşra seviyesindeki ünitelerinin tamamının gözleri önünde gerçekleşen bu olayların münferit olmadığı ve yöneticilerin çeşitli seviyelerde sorumlulukları bulunduğu ortadadır. Tabloya daha geniş bir çerçeveden baktığımızda ise yaşananların, başlangıcı yirmi yıl öncesine dayanan Sıhhatte Dönüşüm Programının sonuçları olduğu aşikardır.
Bu bağlamda;
1- Bu nitelikteki kuşku uyandırıcı uygulamaların tespiti güç olmayıp, olağan kurallarda epey sıkı yürütüldüğü bilinen kontrollerde emsal usulsüzlüklerin ortaya çıkarılamamış olması, kamuoyunda büyük şaşkınlıkla karşılanmıştır. Aşağıdaki soruların yanıtlanması, benzeri nitelikteki ihmallerin ortaya çıkması bakımından kıymet arz etmektedir:
a. Bu skandala dahil olduğu tez edilen 42-23 hastaneden kelam edilmektedir. Bahse husus hastane sayısının ise 12 olduğu kamuoyunda tabir edilmektedir. Bu soruşturmanın kapsamı, öteki hastanelerin iktidara mensup yahut iktidara yakın siyasetçilere ilişkin olması nedeniyle mi sonlu tutulmuştur? Bu tarafta bir uğraş gösterilmiş midir?
b. Bahse bahis hastanelerde, son 10 yılda yenidoğan başına ağır bakım servisine yatırılma oranı nedir?
c. Bahse mevzu hastanelerde, son 10 yılda yenidoğan başına entübasyon oranı nedir?
d. Bu oranların dramatik artış gösterdiği spesifik bir tarih kelam konusu mudur? Bilimsel ortalamaların (~%10) üzerine çıktığı bir periyot kelam konusu mudur? Bu türlü ise, artışın münasebeti neden sorgulanmamıştır?
e. Bahse bahis hastanelerde, son 10 yılda yenidoğan entübasyonu başına mevt oranı nedir? Şayet bu oran, genel ortalamaların altında ise, gerekli endikasyonlar sağlanmadan entübasyon yapıldığından neden kuşku edilmemiştir?
f. İstanbul vilayetindeki devlet hastanelerinde ve özel hastanelerde son 10 yılda yenidoğan başına ağır bakım servisine yatırılma oranı nedir, yenidoğan başına entübasyon oranı nedir?
g. Bahse husus oranlar bakımından, birebir kademede hizmet sunabilen devlet hastaneleri ile özel hastaneler ortasında ortaya çıkmış bir fark kelam konusu ise, bu fark nasıl açıklanmaktadır?
h. Üstte sorulan istatistiklerden ve öbür araçlardan da yararlanılarak, Türkiye’nin tüm vilayet ve ilçelerinde bu usulsüzlüğe iştirak ettiğinden kuşku edilebilecek özel hastanelere dönük olarak soruşturma genişletilecek midir?
i. Özel hastane sahibi oldukları bilinen bakanların hastanelerine bu yolla sevki yapılan hastaların hizmet karşılığı olarak bugüne dek ne kadar ödeme yapılmıştır? Birebir halde Bakanlığınız ve ilgili ünitelerde vazifeli ve özel hastanelerle sahiplik/ortaklık bağı bulunan bürokratların sıhhat kuruluşlarına ne kadar ödeme yapılmıştır?
j. Hizmet alım uygulaması başladığından bugüne dek özel hastanelere bu çeşit süreçler için yıllara nazaran ve toplamda ne kadar ödeme yapılmıştır?
k. Yürürlükteki mevzuat yeterince rastgele bir özel hastanenin, hastane bünyesinde bulunan ağır bakım, radyoloji ya da laboratuvar üzere süreçleri taşeron bir firmaya ihale etmesi mümkün müdür?
‘YETKİLİLER HAKKINDA RASTGELE BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEKTE MİDİR?’
2- 112 Acil hizmeti aracılığıyla, yenidoğanların ve doğum için müracaatların daima olarak bu hastanelere sevk edildiği ve bu hastanelerdeki yenidoğan ağır bakım servisleri daima tam kapasite çalışırken, “çeteyle muahedeyi reddeden” hastanelerde de daima boş kapasite bulunduğu öne sürülmektedir. Bu savların gerçekliğinin açığa çıkması bakımından;
a. İstanbul vilayetindeki tüm özel hastanelerin yenidoğan ağır bakım servislerinin son 5 yıllık aylık ortalama doluluk oranları nasıldır?
b. Çeşitli hastanelerdeki doluluk oranları ortasında, argüman edildiği kadar marjinal bir fark gözlemleniyorsa, böylesi kuşku uyandırıcı bir konunun göz arkası edilmesinde ihmali yahut kastı bulunan yetkililer hakkında rastgele bir soruşturma yürütülmekte midir?
‘BEBEKLER SORUŞTURMA SÜRERKEN ÖLDÜ’
3- Soruşturmanın 5 Mayıs 2023 tarihinde başladığı ve dahi öncesinde yapılmış kontrollerde emsal konuların sıklıkla tespit edildiği görülmektedir. İddianamede maktul olarak ismi geçen 10 bebeğin doğum tarihlerine bakıldığında (Havanur, Michelle, Hikaye, Ayaz, Kaya, Mive, Melek, Kerem, Roua); bu bebeklerin tamamının soruşturma sürerken doğduğu, hasebiyle da soruşturma sürerken ömrünü yitirdiği açıkça görülebilmektedir:
a. Bebeğin hayat hakkının korunmasının, “soruşturmanın zımnî yürütülmesi”nden çok daha üstün bir faydaya hizmet ettiği gözetilerek, soruşturma esnasında yitirdiğimiz bu bebeklerin vefatı nasıl engellenememiştir?
b. Soruşturmanın bu derece sağlam desteklere sahip ve önemli bir vahşeti husus edindiği ve şahsen soruşturma esnasında yenidoğanların ömrünü yitirdiği gözetilince, bahse mevzu hastanelerde faaliyetler temel bulgulardan hareketle neden durdurulmamıştır? Bu ihmalden dolayı rastgele bir soruşturma yürütülmekte midir?
c. Soruşturmaya destek ihbarın tarafınızca il sağlık müdürlüğü yapıldığı devirde geldiği de hesaba katılınca, kamuoyunda çeşitli bölümlerce sorunun üzerine müdürlüğünüz periyodunda gereğince gitmediğiniz istikametinde tenkitler ortaya konulmuştur. Bu savın temel desteklerinden biri, ihbar üzerine sırf kontrol yaptığınız, lakin “derhal” sıhhat müfettişi görevlendirmekten imtina ettiğiniz tarafındadır. Bu argümanlar gerçeği yansıtmakta mıdır, “derhal” müfettiş görevlendirmediğiniz yanlışsız mudur? Hakikat ise, sebebi nedir?
d. Yeniden, sözlerden görülebileceği üzere, İl Sağlık Müdürlüğü Özel Hastaneler Ünitesi sorumlusu tarafından, “bu ihbarların evvelden de olduğu” beyan edilmiştir. Benzeri mahiyette kaç ihbar olmuştur ve bu husus hakkında neden aksiyon alınmamıştır?
e. 11.07.2023 tarihinde, öncesinde denetlediğinizi öne sürdüğünüz ve soruşturmada ismi sıkça geçen, lisansı da iptal edilen Medilife Beylikdüzü Hastanesi’nin başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz isimli şahsa, soruşturmanın başlamasından 3 ay sonra şahsen ziyarette bulunduğunuz ortaya çıkmıştır. Bahse bahis şahsın soruşturulduğundan, ziyaret esnasında haberiniz bulunmakta mıydı? Bulunmuyorsa, soruşturmanın sağlıklı biçimde yürütüldüğünden nasıl kelam edilebilecektir? Bulunuyorsa, bu derece vahşice bir cürüm kuşkusuyla soruşturmanın devam ettiği devirde, tüm olasılıklara karşın kabahatin şüphelilerinden birini ziyaret edebilmeniz, soruşturmanın sıhhati ve etik uygunluğu bakımından gündelik münasebetlerle nasıl açıklanabilecektir?
f. İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürlüğü’nden kontrole giden Yakup Karakurt isimli tabibin, bâtın soruşturmayı şüphelilere haber verdiği, konuşma dökümlerinde yer alan ‘Hakkınızda zımnî bir dava var diyor. Bir iki şey söyledi, çabucak ayarladık, tekrar kontrole gelmiş üzere yaptı’ “İl Sıhhat Müdürü’nün iletisini gösterdi’ tabirlerinden anlaşılacağı üzere, bâtın soruşturmayı deşifre ettiği ortaya çıkmıştır. Soruşturmanın deşifre süreciyle ilgili bu diyalog gerçeği yansıtmakta mıdır? Soruşturmanın deşifre edildiği diğer olaylar kelam konusu mudur?
g. Tekrar tabirlere yansıdığı haliyle, çeşitli hastane yöneticilerinin soruşturmayı kapatmak emeliyle “AKP ve MHP ilçe liderleriyle birlikte savcıları ziyaret edip” soruşturmayı örtbas ettikleri tezi gerçeği yansıtmakta mıdır? Bu hususta hangi bulgular kelam mevzusudur?
h. Şüphelilerden Hakan Doğukan Taşçı’nın evraka yansıyan bir konuşmasında, Güney Hastanesi’ne gidilen kontrolün atlatılabilmesi gayesiyle Batuhan Çetin isimli bir şahsın aktardığı üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a ulaşıldığı ve bu sayede kontrolün meselesiz atlatılabildiği öne sürülmektedir. Bu mevzuda rastgele bir soruşturma yürütülmekte midir?
‘HASTANE SAHİPLERİNİ SORUMLULUKTAN AZADE TUTULUYOR’
4- Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla soruşturma, özel bir ihtimamla, hastane sahiplerini sorumluluktan azade tutacak biçimde yürütülmektedir. Lakin çetenin vurgundaki hisselerinin da yeniden ödemelerin hastane idaresine yapılmasını takiben dağıtıldığı gözetilince, hastane sahiplerinin bu uygulamalardan haberdar olmadıkları savunması nasıl kabul edilebilmektedir?
a. Soruşturmanın şüphelileri ortasında sayılmayan hastane yöneticisi ve sahiplerinin soruşturmadan azade tutulma sebebi nedir?
b. SGK ödemelerinin çeteye dağıtımı nasıl sağlanmaktadır?
c. Çete’nin devraldığı servislere ait olarak hastaneler ile ortalarındaki yazılı kontratlar uhdenizde bulunmakta mıdır?
d. Birinci soruda anıldığı üzere bilimsel olağanların epey üzerinde bulunan servis doluluk ve entübasyon oranları, hastane idareleri tarafından nasıl fark edilmemiştir?
e. SGK’dan bilimsel normalleri önemli ölçüde aşan uygulamalar sayesinde hastane idaresince alınan ödemelerin, doğal olarak çeteye de olağanın çok üstünde hisse verilmesiyle sonuçlanması, hastane sahipleri/yönetim konseyleri tarafından nasıl bedellendirilmektedir?
f. Gibisi durumlarda, hisse sahiplerince hastanelerin yalnızca el değiştirmesi sağlanarak yahut “haberlerinin olmadığı savunmasına” prestij edilerek sorumluluktan kurtulunduğu gözetilince, denetlenemeyen ve asıl sorumluların / kâr sahiplerinin yakalanamadığı bu özel hastane sisteminde, tam olarak hangi bağlamda kamu faydası görmektesiniz?
‘OLAYIN HERKESÇE BİLİNDİĞİ ÖNE SÜRÜLMÜŞTÜR’
5- Olayın ayyuka çıkması üzerine, birçok eski işçi tarafından yapılan ihbarlarda, bu üzere yöntemsiz faaliyetlerin herkesçe bilindiği öne sürülmüştür. Örneğin, ağır bakım hemşiresi Taner Karataş isimli şahıs, lisansı iptal edilen hastanelerden 2018 yılında TRG Hospitalist’te 2 hafta çalıştığını, o periyot bu doğrultuda ihbarda bulunduğunu, ancak kontrolden evvel hastanenin haberdar olarak her şeyi düzelttiğini öne sürmüştür:
a. Bahse husus ihbarın içeriği nedir, 2018 yılında bu ihbarı denetlemekle yetkili bireyler kimlerdir?
b. Bu hususla ilgili özel bir soruşturma yürütülmekte midir?
c. Yeniden, 2021 yılında soruşturma konusu hastanelerden birinde bu üzere uygulamalar bulunduğuna, hatta doktorun “gerekli endikasyonlar sağlanmamasına karşın hemşirelere seri bir biçimde entübasyon yaptırdığına” yönelik bir CİMER ihbarı basına yansımış, 22.10.2021 tarihinde bu ihbara Bakanlığınız Sıhhat Hizmetleri Başkanlığı tarafından verilen karşılıkta, sadece ilgili “hekimin bilgilendirildiği” belirtilmiştir. Bahse mevzu ihbar karşısında savunması alınan doktor kimdir? Belge kapsamında soruşturulmuş mudur? Neden ihbara binaen soruşturma genişletilmemiştir?
‘KONKORDATO SÜRECİNDE DE PAYLAR ÜÇ DEFA EL DEĞİŞTİRDİ’
6- Özel Şafak Hastaneler Grubu’na SGK İstanbul İl Müdürlüğü Topkapı Sıhhat Toplumsal Güvenlik Merkezi’nce 16 Mayıs 2022 tarihinde, yani soruşturmanın başlatılmasından yaklaşık bir yıl evvel gönderilen yazı uyarınca, gerçeğe muhalif fatura yahut faturaya destek oluşturan evrak hazırlandığı, sıhhat hizmeti sunulmadığı halde sıhhat hizmeti sunulmuş üzere gösterildiği, müsaadeli olduğu görülen tabipler üzerinden sıhhat hizmeti verildiği, sıhhat hizmeti verilen hastalara ilişkin bilgilerin sisteme kaydedilmediği, Sıhhat Bakanlığı’nca onay verilmemiş ilaç ve sıhhat gereci kullanıldığı tespit edilerek 44.5 milyon lira meblağında ceza kesildiği, yeniden 19 Aralık 2022 tarihinde gönderilen bir yazı ile, misal sebeplerle 438 milyon 891 bin lira ceza uygulandığı bildirilmiştir. Bunun üzerine yöntemsiz süreçleri ayan beyan ortaya çıkan bahse mevzu hastaneler kümesinin borçlarından kurtulabilmek gayesiyle konkordato ilan ettiği, konkordato sürecinde de paylarının sekiz ay içinde üç sefer el değiştirdiği ortaya çıkmıştır:
a. 490 milyon liralık cezayı gerektirecek kadar ağır ve adapsız bir süreçler silsilesi, neden sadece Toplumsal Güvenlik Kurumunca para cezası ile sonuçlandırılmış ve bakanlığınızca bu süreçlerden yurttaşların ziyan görmesinin engellenmesi ve sorumluların tespiti maksadıyla neden özel olarak soruşturma başlatılmamıştır?
b. Bahse mevzu hastaneler kümesi, bu karne ile nasıl 3. Havalimanının anlaşmalı hastanesi olarak belirlenebilmiştir?
‘BAHÇELİ’NİN MÜDAFAASININ SÜREÇLERİ HASIRALTI ETTİĞİ ÖNE SÜRÜLMEKTEDİR’
7- Soruşturulan hastanelerden Özel TRG Hospitalist Hastanesi’nin genel müdürü olarak bilinen eski polis müdürü Murat Mantuş isimli şahsın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin eski muhafaza müdürü olduğu ve diğer şüphelilerden farklı olarak tutuklanmadığı ve isimli denetimle hür bırakıldığı ortaya çıkmıştır. Kamuoyunda öne sürülen argümanlarda, bahse mevzu şahsın siyasi ilişkileri aracılığıyla bu süreçleri hasıraltı ettiği öne sürülmektedir:
a. Mantuş’un geçmişe dönük HTS kayıtlarından hareketle temasta olduğunun gözlemlendiği bakanlık işçileri mevcut mudur? Mevcut ise, bu şahıslar hakkında soruşturma yürütülmekte midir?
b. Soruşturma evrakına yansıyan kimi görüşme dökümleri incelendiğinde, Mantuş’un “çete lideri” olarak öne sürülen Fırat Sarı’ya yol gösterdiği, yerine nazaran hiddetlendiği ve genel prestijle onu yönlendirdiği izlenimi oluşmaktadır. Fırat Sarı’nın ilgili çetenin lideri ve yöneticisi olduğu kanısına nasıl varılmıştır? İlgili çetenin çok daha geniş siyasi irtibatlar doğrultusunda yönlendirildiğine dair kuşku bulunmakta mıdır?
‘SAVCININ HTS KAYITLARI POLİSE Mİ VERİLDİ?’
8- Tıpkı Sinan Ateş cinayetinden hatırlanacağı üzere, soruşturma savcısının da anlık pozisyon bilgilerinin, aracının geçtiği güzergahların tespitinin, irtibatlarının ve telefonunun HTS kayıtlarının kimi polisler tarafından Güçlü ve takımına ulaştırıldığı tezi bulunmaktadır. Bu mevzuda bakanlığınız ile öbür bakanlıklar uyumunda, soruşturma savcısının bilgilerinin kimler tarafından görüntülendiğine ve bu şahısların sıhhat “sektör”ündeki ilgilerine yahut soruşturmadaki rollerine dair rastgele bir bulguya ulaşılabilmiş midir?
‘SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ GEREKMEKTEDİR’
9- Kamuoyunda infial yaratan usulsüzlükler, her ne kadar yenidoğan bebekler bakımından deşifre olmuşsa da, sıhhatte ihtilal ismi altında sunulan mevcut toplumsal güvenlik ve sıhhat sisteminin bütünü, özel hastanelerin “seri” biçimde gerçekleştirilen yüksek meblağlı hizmetler karşılığında kamuyu ziyana uğrattığı bir “SGK dolandırıcılığı” çıkmazını göz önüne sermektedir. Kelam gelimi, göz sıhhatine ait ameliyatlar, anjiyo operasyonları ve stent takılması süreçleri üzere, yine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanabilen hizmetlerden istifade etmek suretiyle yurttaşların sıhhatini tehlikeye atan ve kamu imkanlarını sömüren uygulamalarla ilgili sayısız ihbar kelam hususudur. Üstelik bu argümanlar, İstanbul’dan Siirt’e geniş bir coğrafyadaki yüzlerce hastane bakımından gündeme gelmektedir. Bu nedenle, yalnızca yeni doğan bebekler ve yalnızca İstanbul ili açısından değil, belli sıhhat hizmetlerini bilimsel ortalamaların marjinal biçimde üzerinde sunan tüm hastanelerle ilgili olarak soruşturmanın genişletilmesi gerekmektedir:
a. Yalnızca yenidoğan ağır bakım servislerine değil, bilhassa de COVİD-19 pandemisinde ağır bakıma sevki yapılan/entübe edilmiş tüm hastalarla ilgili olarak inceleme/soruşturma genişletilecek midir? Bakanlığınız ve öteki bakanlıklar uyumunda, Türkiye çapında SGK’nın özel hastaneler aracılığıyla dolandırıldığı binlerce hadisenin tespiti için rastgele bir çalışma yürütülmekte midir?
b. Bu mevzuda soruşturmanın Türkiye ölçeğinde genişletilebilmesi emeliyle cevaplanması gereken bir soru olarak, COVİD-19 pandemisi periyodunda, Türkiye’deki ortalama hasta başı entübasyon oranları ile dramatik farklılık göstermiş hastaneler hangileridir?
c. Siirt ili Özel Hayat Hastanesi’nde tıpkı sistemin, bir tarikatın mensupları aracılığıyla erişkin ağır bakım servisinin gerçeğe karşıt biçimde daima dolu gösterilmesi aracılığıyla yürütüldüğü ortaya çıkmış, SGK’nın 100 milyon liranın üzerinde dolandırıldığı ve soruşturmanın yeniden tıpkı tarikata mensup İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince sümen altı edildiği öne sürülmüştür. Bu argümanlar hakikat mudur? İlgili vazifeliler hakkında bir soruşturma sürmekte midir?
d. Özel hastane sahibi oldukları bilinen Mehmet Müezzinoğlu yahut Fahrettin Koca üzere eski bakanların sahibi olduğu hastanelere soruşturmaya bahis yollarla sevki yapılan hastalar için Toplumsal Güvenlik Kurumu’ndan bugüne kadar ne kadar ödeme yapılmıştır?
e. Türkiye genelinde, mevcut soruşturmanın da ötesinde, yenidoğan ağır bakım servisine yatış, yenidoğan entübasyonu, göz ameliyatları, anjiyo operasyonları ve stent takılması başta olmak üzere belli sıhhat hizmetlerini bilimsel ortalamaların üzerinde sunan özel hastaneler hangileridir? Bugüne dek bahse bahis hastanelere yapılmış yıllara nazaran ödeme fiyatı nedir? Bu hastanelerde kuşku uyandırıcı istatistikler kelam konusu ise, buralara yapılan kontrollerin de ilgili bakanlık çalışanınca örtbas edildiğinden şüphelenilmekte midir?
f. Arkadaş olduğunuzu kabul ettiğiniz ve kimilerinin ismi evrakta da geçen birçok kişi üzere, eşinizin de akademik geçmişinden anlaşıldığı üzere yeni doğan ağır bakım uzmanı olduğu hesaba alınınca, arkadaşlarınızın ve dahi eşinizin bu alanda faaliyet gösterdiği bilinirken, bir bakan olarak bu kadar uzun vakittir faaliyet gösteren bu türlü bir çeteyi fark etmemeniz ya da fark etmenize karşın gereğini yapmamanız neye bağlıdır?
(HABER MERKEZİ)
